Bir ilişkinin kalitesi, iletişimin kalitesi ile ölçülür. İletişim, evlilik, flört,vb. tüm ilişkilerde ilişkinin şeklinin kalitesinin ve düzeyinin göstergesidir.
Bizim toplumumuzda kendini ifade etmek, onu ikna etmek, karşıdaki üzerinde bir etki yaratmak olarak algılanmakta. Oysa gerçek iletişim, kaygılardan uzak olmalı, kendini ifade etme odaklı olmalıdır. Şayet ikna amaçlı ya da etki amaçlı bir iletişim dinamiğine sahipseniz, o iletişimin sonunda öfke veya kavga kaçınılmazdır. Ayrıca sadece çözüm odaklı ve ikna odaklı iletişim kuran çiflterin kendi aralarında da sohbet edemedikleri ve güncel konularda da paylaşım yapamadıkları görülmektedir.
O halde iletişimde ilk kuralımız ikna etmek ve kabul ettirmek amaçlı olmamalıdır.
İletişim, bir evlilik/ilişkideki sorunların çözümü için en temel ortak anahtardır. Ekonomik, sosyal, duygusal, cinsel vb. gibi yaşanan tüm sorunlar doğru bir iletişim tekniği ile çözülebilir. Evlilik terapistleri olarak bizler, iletişim ile her türlü sorunun çiftler tarafından çözüleceğine inanırız. İletişimi düzeltmeyen çiftler, dışsal etmenlerle, farklı destek güçlerle sorunu çözmeye çalışırlar. Daha çok para kazanmak, araba,ev , alışveriş kalitesini arttırmak vb. gibi etmenler , ilişkinin değil evliliğin konfor düzeyini arttırır. Dışsal destekler, iyi giden ve belli sorunları çözülen evliliklerde yapıcı etki yaratırken, kötü giden evliliklerde, kişilere boşanma gücü verir.
O halde, evlilik içindeki iletişim sorunu, dışsal destek kaynakları ile değil, iki eş arasında karşılıklı çözülmelidir.
İletişimin evlilikte sorunlu olması, eşlerin birbirlerine olan ön yargısı ve etiketlerinin ürünüdür. Eşler, birbirlerine güvenmezler, değişeceklerine inanmazlarsa konuşmalar kısa ve emir vaki olur, içeriğinde de duygu barındırmaz. Birbirleri hakkında negatif algılara sahip olan çiftler, sigorta attıran konularda genelde 30.saniyeden itibaren kontrolden çıkarlar. Bunun nedenlerinden biri de çiftlerin birbirini zihnini okuması ve söylenene değil, onunla ilgili aklından geçene inanmasıdır. Mesela, siz ne söylerseniz söyleyin eşiniz ailesi hakkında sizin ön yargılı olduğunu ve sevmediğinizi söyleyecektir. Eğer ön yargılar oluşmuşsa, konuyu konuşmaktan çok ön yargıya odaklanıp hem ön yargı sahibinin hem de buna neden olan eşin öz eleştiri yapması gerekir.
O halde,iyi bir iletişim için eşler birbiri hakkındaki ön yargılarıyla yüzleşmelidirler.
Bir ilişkide sağlıklı iletişim, sağlıklı güven duygusuna bağlıdır. Birbirine güvenmeyenler, birbirinin söylediklerine de güvenmezler. Güven ilişkisinin oluşması için ise mutlak olarak öz eleştiri, özür dileme ve hatayı kabullenme gerekir. Birinin güvenini kazanmak istiyorsak, haksız ve hatalı olduğumuz noktalarda, (en kötü) onu kaybetme ihtimali olsa bile, özür dilemeli, kabul etmeli ve öz eleştiri yapmalıyız. Olayların üstünü kapatarak sorunlar çözülmediği gibi kalıplar ve güvensizlikler oluşur.
Hatalarını kabul etmeyen yada kendi hatalarını eşinin hatalarıyla kapatmaya çalışan kişiler, her geçen gün daha fazla iletişimi bozan taraf olur. Mesela, eşinizin eve geç gelmesi, sizin hakaret etmenizin nedeni veya sabunu olamaz. İkisi ayrı birer hatadır. Ayrıca bir hatanın bedelini onun canını acıtarak ödetirseniz, ödeşmiş olur ve özür dileme gereği oluşmaz. Başkasının canını acıtarak ,kendi canınızın acısını azaltmaktan vazgeçmeliyiz.
O halde sağlıklı bir iletişim için ,hatalarımızı kabul etmeli haksız olduğumuz noktalarda da karşıdakinden özür dilemeliyiz. “ama” ve ya “ sende şöyle yapmıştın” kalıplarını kesinlikle kullanmamalıyız.
İyi bir iletişimde temel olan, iki tarafın olduğu gibi kabullenildiği duygusu yaşamasıdır. İletişimde karşıdakini değiştirmeye çalışmak, beyhude bir çabadır. Hiç kimse karşıdakini mutlu etmek için değişmemeli. Ama zarar veren bir davranışı var ise bunu , inandığı ve mantıklı bulduğu için değiştirmeye çalışmalıdır. Değiştirmeye çalışmak konusunda ne kadar ısrar ederseniz, karşıdaki de değişmemek için bir o kadar direnç gösterir. İletişimde sorunlu davranış varsa amaç değiştirmek değil, “farkındalık yaratma” olmalıdır. Siz ona fark ettirin, ama ısrarcı olmayın. Fark edip değiştirmemesi zaten sizi yok saymasıdır ki, bir insan bir ilişkiyi yürütüyorsa mecburen yok saymanın sa bedelini öder. Eşinizin davranışının farkında olmasını sağlamak zordur. Bu konuda en etkili yöntem ,yumuşak uslup ve duygu içerikli cümlelerdir. Bağırarak öfkelenerek kimseyi değiştiremezsiniz. Korku dolu telkinler, istediği ve inandığı için değil korktuğu için yapılmıştır. Cesaretini topladığında da yapmayı bırakacaktır.
Farkındalık için emir cümleleri kullanmamalıyız. Daha .çok o davranışın bizim üzerimizdeki etkisini, nasıl etkilendiğimizi, kırıldığımızı, üzüldüğümüzü belirterek ifade etmeliyiz. Mesela ; sesini yükselttiğinde çok korkuyorum, çok üzülüyorum, beni sevmediğini düşünüyorum” gibi . burada dikkat edilmesi gereken esas nokta, bu durumun süreç odaklı olduğudur. Birkaç deneme ile sonuç almak mümkün olmayabilir. Çünkü hem o buna alışık değil, hem de siz kalıplarınızın dışında bir iletişim kalıbı oturmaya çalışıyorsunuz. O sizin samimiyetinizi sorgular siz ise sabrınızın zorlanması ile savaşırsınız.Sıkıntıları söylerken 2 yol izlemeliyiz.
Önce bu davranışın bizim üzerimizdeki etkisini söylemeliyiz.
2.nasıl davranmasını istediğimizi yani beklentimizi söylemeliyiz.
O halde sağlıklı iletişim için ,eşimizi değiştirmeye değil, davranışının farkında olmasına çalışmalıyız.
İlişki ve evlilikte iki farklı cinsiyetin, farklı yetişme ve kişiliklerin bir arada olduğunu kabul etmeliyiz. Eşler birbirleri ile yarışmamalı. İletişim için ortak dili bulmaya çalışmak, bu ortak dilin ise aynı kelime veya üslup değil, birbirinin hassasiyetlerini gözeten şekilde olmasını sağlamak gerekir. Esas olarak da iki taraf, birbirinin bam teline basmamalı, sigorta attıran kelimelerden kaçınmalıdır.
O halde iletişimde esas olan hırs ve intikam tatmini değil, sorun çözmek, rahatlamak ve kendini ifade etmektir.
Evlilikte iletişim kurulmadan önce kendimizi sorgulamalıyız. Amacım ne, hangi sonuca ulaşmak istiyorum, onun karşı tezi nedir?, onun haklı olduğu kırıldığı noktalar nedir ? vb. gibi sorular ile kendimizi test etmeliyiz.
İletişimde amaç egomuzu tatmin etmek, haklılığımızı vurgulamak olmamalıdır. Haklı olmamız iletişimde her şeyi söyleme hakkına sahip olduğumuz anlamına gelmemelidir. Çünkü haklı olmak ve devamlı buna sığınmak, bunu silah olarak kullanmaktır. Oysa haklı olmak, evlilikte sizi mutlu kılmaya yetmez.
Şuana kadar hep konuşmak üzerine odaklandık.. iletişimde gözden kaçan önemli ayak ise dinlemedir. “biz konuşamıyoruz” diyen çiftlerin evliliklerini incelediğimizde az dinleme, çok konuşma ve aralarında haklılık savaşı olduğunu görürüz. Oysa iletişimde esas olan dinlemektir. Bağırmalar, gürültüler ve kavgalarda esas neden dinlememektir. İki kişi kavga ediyorsa dikkat edin aynı anda konuşuyorlardır.
O halde sağlıklı iletişim sırayla dinlemek ve konuşmak şeklinde olmalıdır.
Dinlemek , konuşmak için sırasını beklemek değil, söylenenin içindeki mesajları almaktır. Bazen siz konuşursunuz o susar. Sonra bir bakarsınız hiç dinlememiş gibi sorular sorar. Oradan da anlaşılacağı üzere aktif dinleme değil, pasif dinleme yapılmıştır.
O halde sağlıklı iletişim de dinlemek, anlamanın ilk şartıdır.
O HALDE SAĞLIKLI BİR EVLİLİK SAĞLIKLI BİR İLETİŞİM İLE MÜMKÜNDÜR.
Serhat YABANCI
Evlilik-Aile-İlişki Terapisti
www.serhatyabanci.com
05321642584