Kaygılarımız Bizi Koruyor mu Mutsuz mu Ediyor?
Ülkemizdeki yaygın psikolojik rahatsızlıkların başında kaygılar gelmektedir. Kaygılar genel olarak, somut bir duruma bağlı olamayan, gerçekleşmesine ihtimal verdiğimiz düşüncelerden ortaya çıkar. Kaygı, kişinin kendini koruma ve riski azaltma şeklidir. Kaygı, bir analiz ve bakış açısı sapmasıdır. Kaygıların analizini yaparsak, “Bizi üzen olaylar değil, bizim onlar hakkındaki yorumlarımız ve düşüncelerimizdir” diyebiliriz.
Olay: Sevgilim beni terk etti.
Düşünce: Ben yetersizim, hep yalnız kalacağım…
Duygu: Çaresizlik, umutsuzluk, mutsuzluk, gerginlik.
Davranış: Evden çıkmama, sosyal faaliyetlere katılmama, uykusuzluk vs. Gelecekte yalnız kalacağını hayal etme.
Oysa en kestirme bakış açışıyla : “Anlaşamadık, ya da o ayrılmayı seçti. Bu onun seçimi. Ben, benimle mutlu olmayan biriyle zaten sürdüremem.” şeklinde düşünmek hemen duygularımızın yönünü değiştirebilir.
Bu olay başka şekilde değerlendirilmiş olsaydı başka sonuç ve davranışlar ortaya çıkacaktı. Olaylar hakkındaki duygularımız, düşünce ve davranış kalıplarımızı şekillendirmektedir.
Aklınıza şu an sizi en çok kaygılandıran olayı getirin:
Olay : ……………………………………………………………………………………………
- Sizin yerinize başkası olsaydı da bu olayı sizin gibi yorumlar mıydı?
……………………………………………………………………………………………
- Bu olayı yaşayan arkadaşınıza ne önerirdiniz?
……………………………………………………………………………………………
- Olabilecek en kötü şey nedir?
……………………………………………………………………………………………
- Düşündüklerinizin olacağına dair kanıtlar var mı?
……………………………………………………………………………………………
*düşündüklerinizin olacağına dair aksi kanıtlar var mı?
……………………………………………………………………………………………
- Duygular hiçbir zaman kanıt değildir; o halde kanıtınız nedir?
……………………………………………………………………………………………
- Sonucun beklediğiniz gibi olma olasılığı nedir? İhtimal mi gerçeklik mi?
……………………………………………………………………………………………
Kaygının temelinde olayı büyütmek, kendi gücünü küçümsemek vardır. Burada kişinin yaşadığı kaygı ne ile ilgili olursa olsun, kontrol edememesi, baş edememesi durumu vardır.
% 1’lik oranı bile önemsemek ona hizmet ederken %99’un ihtimalin hakkını yemek olur. Kaygılı insan, bir puanlık ihtimali bile önemser büyütür. Oysa kendini güvende hissetmeye çalışırken daha mutsuz ve güvensiz hisseder.
Bizi üzen olaylar değil, bizim onlar hakkındaki yorumlarımız ve düşüncelerimizdir.
“Ya …. Olursa; biterim, mahvolurum, çıldırırım” gibi düşünceler, olayı objektif değerlendirmemizin önüne geçer. Oysa düşünün ki yıllardır olur diye önlemini aldığınız, kaygılandığınız durumlar vardır. Ama gerçekleşmemiştir. Genelde en büyük kaygımız için ” Olabilecek en kötü şey nedir? “ sorusu abartılarımızın önüne geçer.
Örnek:
“Hocam ,yıllardır eşimin beni aldatacağını ve bundan haberim olmayacağını düşünmekten kendini alamıyorum. Devamlı ondan habersiz maillerini ve telefonlarını kurcalıyorum. Evliliğimizin 20. yılındayız. İnanın çok yoruldum. Ne ayrılabildim ne de güvenebildim.”
Bu vakada eş, kaygılarına yenik düşerek kaygısının dediğini yapmıştır. Oysa 20 yıldır aldatıldığına dair tek kanıt bulamamıştır. Tabi ki kişilik yapısı ve ilişkinin şekli de önemlidir. Ama onları etkisiz farz ettiğimizde, kendi senaryosunun peşinde koşan birinin hayatını nasıl mutsuzlaştırdığını görebiliriz.
Kaygılarımız bizi motive ederken, bir noktadan noktası bizi mutsuz, enerjisiz-umutsuz bırakır. Her zaman kaygılarımızın kanıtlarına odaklanmalıyız. % 1’lik ihmalleri değil, yüksek olan ihtimalleri ele almalıyız. Ayrıca unutmamalıyız ki hisler kanıt olamaz. Hislerden yola çıkmak, bizi gerçeğe değil, kehanetimize sürükler.
Gelecekte olanları şimdiden öğrenemem. Kaygı aklıma geldiğinde ” O gün geldiğinde; onu o zaman düşünür, o zaman gereğini yaparım” demeliyiz.
Yani kaygımızın temel nedenlerinden biri, gerçeklikler üzerinden değil de duygularımızı ve kendi yarattığımız düşünceleri kanıt saymamız yüzündendir. Eşinden sürekli şüphe eden birinin kanıtı yoktur. Duygularıyla hareket ederek bunu test eder. Ama artık bu güvensizlik ve hesap sorma, evlilikte mutsuzluk haline geldiği için, eşi kadını gerçekten aldatabilir. Yani duygularımızla hareket ederek, gerçek anlamda kanıtlar olmadan yanlış adımlar atmamız halinde, yanlış davranışlara sebep olan duygularımız bizi yanıltacağından, bu kez gerçekten mutsuz oluruz.
Unutmak mı Affetmek mi kitabımdan. satın almak için tıklayın..