Unutmak mı? Affetmek mi?
Biz insanlar, günlük hayatımızda birçok problem durumuyla karşılaşıyoruz. Bunları çözmeye çalışırken kimi zaman başarılı oluyoruz kimi zamanda tıkanıp kalabiliyoruz. İşte tıkandığımız noktada hiçbir çözüm bulamadığımız anda profesyonel çözüm almak çoğu zaman es geçiliyor. Halbuki şöyle bir düşünecek olursak, hemen hemen birçok ailenin bir aile hekimi vardır. Yahut bir organımız rahatsızlandığında eşe dosta ‘’ bizim ailemizin doktoru şu hanım, şu bey, ona gidip tedavi olabilirsiniz’’. İfadelerinde bile bulunabiliyoruz.
Peki, iş, ruh sağlığımızla ilgili olduğunda neden kendimize bu kadar duyarsız kalıyoruz? Çünkü diğer birçok rahatsızlığın somut içerikli olması, ilaç kullanıp başımızın ağrısının geçmesi, iğne vurulup ayağa kalkmamız daha işlevsel duruyor. Fakat psikolojik rahatsızlıklar soyut içerikli olması sebebiyle tedavi noktasında genellikle bir adım geride durulabiliyor.
Çünkü geçmişten gelen toplumsal tabularımızdan birsi olan “ben deli miyim, elalem ne der”? Gibi sorular zihnimizi kurcalayan birtakım faktörlerdendir. Nasıl fiziksel sağlığımız bazen elimizde olmadan bozulabiliyorsa, ruh sağlığımız da aynı şekilde hasara uğrayabiliyor. İşte tamda tıkandığımız bu anlarda problem durumuna göre yararlanılan birçok terapi yaklaşımı mevcuttur.
Bunlardan birisi olan bibliyoterapi, kişinin duygusal, düşünsel sorunlarını aşabilmesine ve içgörü noktasında yol katetmesine yardımcı olması için uzmanın uygun gördüğü ve tespit ettiği kitapların okunmasını sağlayan, danışanın gelişmesi ve sorunların çözülmesi noktasında iyileştirici yönü olan, terapötik etkisi bulunan bir terapi yaklaşımıdır. Bu konuyla ilgili ayrıntıya girmeyeceğim.
Serhat YABANCI, Unutmak mı? Affetmek mi? Adlı eserinde, güncel problemlerimize, taze bir bakış açısıyla teori ve pratiği sentezleyerek farklı bir pencereden bakmamıza yardımcı oluyor diyebilirim. Toplamda 9 bölümden oluşan eserin her bölümü bir kitap olabilecek nitelikte.
Birçok insanın merak ettiği soruların cevapları kitabın içerisinde ayrıntılı olarak okuyucuya sunulmuştur:
Zıt karakterler bana çok çekici gelir.
Yıllardır tanışıyoruz yeterli mi?
Neden aynı tipler beni buluyor?
Evlilik mi aşkı öldürür yoksa aşk mı evliliği?
İlişkiyi bitiren neler yapmalı?
Facebook’ tan sileyim mi?
Canım acıyor bunun neresi iyi?
Duygusallık mı cinsellik mi hangisi üstün?
Değiştirme çabası sonuç verir mi?
Evlilik programları mı eğlence programları mı?
Evlilik programından doğru eş çıkar mı?
Bu ve bunun gibi birçok sorunun cevabı akla, mantığa uygun, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman ironik içeriğiyle sizi düşündürebileceği kanısındayım.
Çoğu zaman hayatımıza giren insanların neden hep aynı tarza sahip insanlar olduğunu sorar dururuz. Bu da bizim karşı cinse olan güvenimizi etkiler. Peki biz kendimizi ne kadar tanıyor ve değer veriyoruz bunu sanırım pek düşünmeyiz. İşte tam da bu noktada yaşadığımız sorunlardan sonra kimseye güvenmemeye başlarız. Hatta bunu normal bir durum gibi çevremizdeki insanlara anlatıp, akıl veririz. Kendi başarısız tecrübelerimizi üst üste yaşar, sonrasında ise hayatımıza giren insanlara bunu mal ederiz.
Seçim bizlerin seçimidir. Tüm bu seçimler de bizlerin duygu, düşünce, davranış potamızda sentezleyerek oluşturduğumuz kalıplardır. Aynı tip insanların karşımıza çıkmasını istemiyorsak, arama ayarlarımızı değiştirmek ve kendimizin farkında olmalıyız. Kitabın içerisinde yer alanlar tüm bu sorgulamaları da içerisine alarak zengin bir anlatımla zihnimize yer ediyor. Ben okurken dergi okur gibi değil de altını çizerek notlar alarak okudum. Pratikte de işlevsel olduğu kanısındayım. İlişkilerden evliliğe, birçok konunun yer alması okuyanlara kılavuz niteliğinde olabilir. Yazar içeriği fazla ayrıntılara boğmadan, somut, anlaşılır bir dil ve akıcı bir üslupla yazmış. Yazarın tespitlerinden hoşuma giden birçok nokta oldu. Bunlardan birisi:
“Eğer çocuk sahibi olmak için evleniyorsanız, ilerde o çocuğun psikolojisini korumak için boşanırsınız. Eğer para için evlendiyseniz, doyum sağladığınız ya da doyum alamadığınız için boşanırsınız. Kısaca, hangi amaç sizi ilişkide evlenmeye sürüklüyorsa, o amaç sizin ilişkinizin geleceğini belirler. O halde amaç yanlış ise, ileriki süreçte kısmi de olsa evliliğin ya da ilişkinin geleceği hakkında bilgi sahibi de olabiliriz”.
Okuyanlara katkısının olabileceğini düşündüğüm Unutmak mı? Affetmek mi? Herkese tavsiye edebileceğim nitelikte.
Keyifli okumalar.
Unutmak mı? Affetmek mi?
Serhat Yabancı